31 Ocak 2012 Salı

Beyoğlu Rapsodisi - Ahmet Ümit

  •      "Başlarda hiçbir sorun yoktu. Kalkışlarımda geçirdiğim bir iki sarsıntıyı saymazsak, kusursuz olarak havalandım diyebilirim. Gökyüzü masmaviydi, bir tek bulut bile görünmüyordu. Ben de mavi şeritli beyaz renkli uçağının bir bulut olduğunu varsaydım. Rüzgârın önüne düşmüş süzülüyordum. Bunun nasıl bir keyif olduğunu anlatamam. Aşağıdaki dünya nasıl da küçük görünüyordu; evler, yollar, araçlar, insanlar hepsi birer oyuncak gibiydi. Uçmanın, yaşadığın dünyaya dışarıdan bakabilmek olduğunu o anda anladım. İki yıl önce New York'tan dönerken uçakta yanıma İsveçli bir rahibe oturmuştu. Uzaklık üzerine konuşup durmuştu. 'Eğer uzaklık olmasaydı hiçbir nesneyi tam olarak anlayamazdık. Daha da kötüsü kendimizi öteki nesnelerden ayıramazdık' demişti.
          Ne demek istediğini çok anlamamış, kibarlık olsun diye dinlemiştim söylediklerini. Ama tek başıma uçarken, kadının ne demek istediğini çok iyi anlıyordum. Uçmak, ait olduğun yerden uzaklaşmak, kendinin daha çok farkına varmak demekti. Ancak sadece akılla farkına varılan bir durum değildi bu, işin içinde daha çok duygu vardı. O anda başımı döndürecek kadar yoğun hissediyordum bu duyguyu. Tek başına uçmanın verdiği gururdan değil, kendini, dünyayı farklı bir boyutta algılamanın getirdiği şaşkınlık verici mutluluktan söz ediyorum. İnanılmaz bir keyifti, ne içki içmeye benziyordu ne kadınlarla sevişmeye ne de denizlere dalmaya ki dalış sırasında da başın döner. Uçmak hepsinden farklıydı..

  •      “Şiir sevmeyen biri, evrimini tamamlamamış biridir benim için.”   

  •          " ...Üstelik en büyük bencilliğimiz de çocuk yapmak değil mi? Yaşamın ne olduğunu bile bilmeyen bir canlıyı zorunlu olarak dünyaya getiriyorsun. Mutlu olacağının garantisini verebiliyor musunuz, ya da hastalıksız, dertsiz, uzun bir ömür sürmesini sağlayabiliyor musunuz? Yoo, ama sonuçlarını düşünmeden çocuk yapmaya devam ediyoruz. Ya da benim gibi bir çocuğum olsa diye hayal kurmayı sürdürüyoruz."


  •        "... Bana duyduğu güvenin epeydir farkındaydım. Bunun nedeni, ödediğim dolgun maaş, arada bir ona yaptığım yardımlardan çok, bu topraklarda yaşayan insanlara özgü bir duygu olan, büyük, yetkili, kudretli birine bağlanma duygusuydu. Belki abarttığım düşünülebilir ama inanın hiç öyle değil; bu duygunun kökleri, Osmanlı İmparatorluğu'na hatta Doğu Roma İmparatorluğu'na kadar uzanır. Bir zamanlar imparatora, padişaha bağlılıkla başlayıp, ardından tek şefe, tek partiye, komutana, babaya, patrona sadakat olarak süren bu davranış biçimi, sanayileşmeyle birlikte günümüzde yok olmaya başlasa da Orhan gibi birçok insanda varlığını hâlâ sürdürmekte. Bu, bir vefa duygusu olduğu kadar, kudretli olana yakın durarak, onun sevgisini kazanarak kendini bir tür güvenceye alma hesabıdır da. Hesap dediysem, yanlış anlaşılmasın, bunda bir samimiyetsizlik, bir göz boyama, öyleymiş gibi görünme yoktur. Bu insanlar, yakın durmaya çalıştıkları kudretli kişiyi gerçekten severler, ona gerçekten bağlanırlar; aynı zamanda ondan çıkar da umarlar. Ve bunu doğal bir hak olarak gördükleri için ahlakî olarak da hiç yaralanmazlar."
  •      "Size tuhaf gelecek ama ölebileceğime ilk kez orada inandım. Daha önceleri de ölebileceğimi düşünmüştüm, sadece düşünmüştüm, gerçekte öleceğime hiçbir zaman tam olarak inanmamıştım. Doludizgin yaşarken, ölüm nedense öyle kolay kolay aklına gelmiyor insanın. Şimdi düşünüyorum da, belki de en güzeli budur: farkına varmadan yaşamak, farkına varmadan ölmek. Fakat yaşam herkese bu ayrıcalığı tanımıyor, ya da bir yere kadar tanıyor. Tıpkı o ayrıcalığı bu uçak kazasıyla benim elimden aldığı gibi."



15 Ocak 2012 Pazar

eski bir bank

      tek başına bir bank çarpıyor gözüme soğuk bir deniz kenarında. eskimiş tahtalarının üzerinde yılların izleri saklayan bir bank. seyredecek sabrım olmasa da 'bankın yalnızlığı'nı, duruyorum yanı başında aniden. soğuktan terk edilmiş bir bank yalnızlığı hüzünle dolduruyor içimi.
      cesaret ister bu mevsimde bankta oturup dünyayı seyretmek. bankı yalnızlığı ile baş başa bırakmak istemiyor yüreğim. anlatacak çok şeyi var gibi dolu dolu bakıyor insana. oturup sessizce bankı dinliyorum.  başlıyor anlatmaya hayatını.
   
      "yalnızlık" diye başlıyor sözlerine "yalnızlık, beni en çok hüzünlendiren şey" diyor. sitem dolu sözlerle döküyor içini. "yalnızlığa kendini boğan, kapatıyor kendini tüm dünyaya. ne beni duyuyor kulakları ne de arkasından bağıran sevgiliyi. hiç bir şey yapamıyorum. işte bu çaresizlik beni üzüyor."

      "peki aşk?" diyorum hüznünü bir nebze de olsa azaltmak için. gülmeye başlıyor aniden . "ne aşklar başlattı bu bank diyor" kendini gösterip.
     neşesi bile yetiyor ısıtmaya soğuktan donmak üzere olan ellerimi. ama "ziyaretin kısası makbuldür" deyip veda ediyorum ona.

yalnızlığı paylaşmak gerek, bu eskimiş bir bank olsa da.


Lapsus Calami
15.01.2012  - izmir

6 Ocak 2012 Cuma

Şemsiye

tozlu bir şemsiye durur
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla

anımsar mısın bilmem
yağmurun bardaktan
boşanırcasına yağdığı o günü
hani şemsiyeyi iyice çekip başımıza
dudaklarımla hesaplamıştım
yüz ölçümünü

nicedir sokağa çıkarmıyorum
şemsiyeyi
korkuyorum çünkü
kapısı açık kafesinden
uçan bir kanarya gibi
beni ikinci kez terk etmenden

yanıt alamayacağımı bilsem bile
yanına gidip
sorarım hergün şemsiyeye
altında elele
nasıl görünürdük diye

Sunay Akın

4 Ocak 2012 Çarşamba

  "aşırı dindarları anlamıyorum. sorsan fikirlerinin, bütün insanlık için olduğunu söylerler ama onlara azıcık ters düşmeye gör, anında seni dışlamaya hazırlar. yine de benim gibilere nazik davranırlar. günahkârız çünkü bizi doğru yola getirip bu sayede tanrı'nın gözüne girmek isterler. hakikaten iyilik etmek değil çoğunun derdi, sadece cennete giriş için puan toplamak. bizi bu yüzden severler; biz, yani dünyanın pislikleri - katiller, hırsızlar, orospular, ahlaksızlar. simsiyah bir kumaşız ya; yanımızda cevher gibi parlayacaklar sanki."
elif şafak -  iSKENDER 

3 Ocak 2012 Salı

     Otobüs ön camında iki sileceğin de ulaşamadığı yerdeki yağmur damlası kadar özgür ve bir başına olmak..
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...