4 Nisan 2012 Çarşamba

"Ben Bertolt Brecht"


Ne olur olağan demeyin/ her gün olup bitene/ Kargaşanın egemen olduğu/ Düzensizliğin düzen sayıldığı, insanın insanlıktan çıktığı bu karanlık çağda, demeyin sakın bunlar olağandır’



" Ama ekmek satılmadı eskisinden ucuza "


        "Ayıptır söylemesi solcudur kendisi" dedi arkadaşım oyuna giden diğer arkadaşıma Bertolt Brecht için. Brecht'i tanısak da oyun hakkında yaşımız sebebi ile pek bir bilgiye sahip değildik. Genco Erkal'ın daha önce de Brecht'in oyunlarını oynaması ve ününün fazla olması tek bir bilet dahi bırakmamıştı boşta. Fakat bu azmimizi (yüzsüzlüğümüzü) kırmadı tabi. Attık kendimizi oyun saatinde salonun önüne. Bizim gibi doğru tabirle 'çakal' yaklaşık 40 kişi de salonun kapısında boş yer kalsa da girsek telaşındaydı. Kapıları azcık da olsa aralayıp umudumuzu kırmayan görevliyle beraber koridor arasındaki merdivenlere yerleştik. Salonda sahne dışında tek kişinin gireceği boş alan kalmamıştı zaten. Bağdaş kurarak merdiven basamağında izlediğimiz senenin en güzel oyunu seçilen "Ben Bertolt Brecht", kişisel tiyatro oscarımda birinci sıraya tereddütsüz şekilde oturdu. Oyundan çıktığımızda birbirimize baktık hepimizden çıkan tek cümle şuydu: "yarında mı kaçak girsek ya"


***

“İyi bir insan olacağınıza, dünyayı öyle bir yere götürün ki iyilik beklenmesin. Ve bu dünyadan bir gün çekip gittiğinizde, ‘İyi bir insandı’ diyeceklerine ‘Arkasında iyi bir dünya bıraktı’ diyebilsinler.”



***


iyice görüyorum artık düzeni.
orada, bir avuç insan oturuyor yukarıda,
aşağıda da bir çok kişi.
ve bağırıyor yukardakiler aşağıya:
"çıkın buraya gelin ki,
hepimiz olalım yukarıda."
ama iyice gözlediğinde görüyorsun,
neyin saklı olduğunu
yukarıdakilerle, aşağıdakiler arasında.
bir yol gibi gözüküyor ilk bakışta.
yol değil ama.
bir tahta bu.
ve şimdi görüyorsun açıkça;
bu bir tahterevalli tahtası.
bütün düzen bir tahterevalli aslında.
iki ucu birbirine bağımlı.
yukarıdakiler durabiliyorlar orada,
sırf ötekiler durduğundan aşağıda

ve ancak;
aşağıdakiler, aşağıda oturduğu sürece
kalabilirler orada.
yukarıda olamazlar çünkü,
ötekiler yerlerini bırakıp çıksalar yukarı.
bu yüzden isterler ki;
aşağıdakiler sonsuza dek
hep orada kalsınlar.
çıkmasınlar yukarı.
bir de, aşağıda daha çok insan olmalı yukardakilerden.
yoksa durmaz tahterevalli.
tahterevalli.
evet, bütün düzen bir tahterevalli.



***

tankınız ne güçlü generalim,
siler süpürür bir ormanı,
yüz insanı ezer geçer.
ama bir kusurcuğu var;
ister bir sürücü.

bombardiman uçağınız ne güçlü generalim,
fırtınadan tez gider, filden zorlu.
ama bir kusurcuğu var;
usta ister yapacak.

insan dediğin nice işler görür, generalim,
bilir uçurmasını, öldürmesini, insan dediğin.
ama bir kusurcuğu var;
bilir düşünmesini de.


***


"duvarlara tebeşirle yazılan
'savaş istiyoruz'
en önce vuruldu
bunu yazan."


***


-madem iyisin-

anladık iyisin,
ama neye yarıyor iyiliğin.

seni kimse satın alamaz,
eve düşen yıldırım da
satın alınmaz
anladık dediğin dedik,
ama dediğin ne?
doğrusun, söylersin düşündüğünü,
ama düşündüğün ne?
yüreklisin,
kime karşı?
akıllısın,
yararı kime?
gözetmezsin kendi çıkarını,
peki gözettiğin kimin ki?
dostluğuna diyecek yok ya,
dostların kimler?

şimdi bizi iyi dinle:
düşmanımızsın sen bizim
dikeceğiz seni bir duvarın dibine
ama madem bir sürü iyi yönün var
dikeceğiz seni iyi bir duvarın dibine
iyi tüfeklerden çıkan
iyi kurşunlarla vuracağız seni
sonra da gömeceğiz
iyi bir kürekle
iyi bir toprağa.


***





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...