10 Nisan 2012 Salı

şu an buradasınız

boyu anca haritayı tutan demirler kadar olan bir çocuk başını kaldırmış yukarı haritaya doğru bakıyor.  arkasından seslenen annesini duymuyor bile. bir yandan elindeki dondurmayı çocuğuna yedirmeye çalışan anne, bir yandan da çocuğu yiyemedikçe eriyip akan dondurmanın damlamaması için çabalıyor. çocuksa dondurma uğruna evi ayağa kaldıran diğer çocuklara pek benzemiyor. anne çok sakin, alışmış gibi böyle farklılıklarına çocuğunun.

uzaklardan bir gözü ile kızını takip edip diğer gözü ile de arkada kalmış diğer çocuğu ile eşinin ne yaptığını anlamaya çalışan baba olaya el atmaya karar veriyor. gözünü kızından ayırmadan hala büyülenmiş gibi haritaya bakan çocuğun yanında alıyor soluğu. minik bacaklarını kavrayıp tek hamlede kucağına alıp haritanın tam karşısına getiriyor. arkasına dönüp babası olduğundan emin olan çocuk küçük küçük gülümsüyor. elinin uzanamadığı haritaya doğru babasını çekiştirip bir noktasına dokunuyor haritanın küçük parmaklarıyla. "burası neresi baba"..

her şey "burası neresi baba" ile başladı. orada babam elimden tutup sürükleyerek götürseydi beni ve arkasından küfür ede ede söylenseydi "mal mal bakıyo bide haritaya, sanki anlayacak " diye. al sana çocukluk travması işte. ama babam öyle yapmadı tabi. o gösterdiğim yer izmir fuardaki meşhur paraşüt kulesiydi. babam oranın neresi olduğunu ve oraya nasıl gideceğimizi hiç üşenmeden anlattı bana. gidip hep beraber paraşüt kulesinden atlayanları izledik.

ne zaman "şu an buradasınız"lı bir harita görsem biraz bekler başında haritayı çözmeye çalışırım. sonra arkama dönüp "burası neresi baba" diyesim gelir...

paraşüt meselesine gelince; bugün babam videodan ilk kez uçuşlarımı izleyecek. aklına ilk gelen anı da eminim o paraşütle atlayanları izlediğimiz gün olacaktır. ve videoda tepeyi gösterip "burası neresi oğlum" diyecektir...

Lapsus Calami
10.04.2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...