30 Aralık 2011 Cuma
ıspanağın ağızda bıraktığı şeyimsi tat
Yoğurtla kanka bir yemekten bahsediyoruz aslında. Nasıl bir ilişkileri vardır bilemem ama ne zaman ıspanak görsem sürekli yanında yoğurt var. Yenilebilirliği yüksek bir yemek olmasa da iyidir, sevecendir. Ama bir huyu vardır ki hiç sevmem. Güzel güzel yersin sonra yavaş yavaş ağzında bir şeyler olmaya başlar. Nedendir bilinmez, tarif de edilemez garip bir tat kalır ağzında. İşte o an yoğurda sarılırsın belki alır o saçma tadı diye. Bir anlık rahatlama sonrası o şeyimsi tadın gitmediğini anlarsın. Yoğurt geçici bir rahatlık sağlar sadece. Neden yedim ki diye düşünürsün ama geçti artık. Gez bakalım şimdi bütün gün o şeyimsi tat ile.
27 Aralık 2011 Salı
24 Aralık 2011 Cumartesi
ben tanrı olsam
Tanrı’yla aynı fikirde değilim
İntihar edenlerin
Cehenneme gideceği konusunda
Kainatın yaratılışına
Katılmaktan bıktığımda ruhum
İntihar edeceğim bende
Denenmemiş bir yolla
Nerdeyse bütün akıllı kalpler
İntihar edip siktir çekmiş yeryüzüne
Ben ateist değilim, babasıymış gibi
Tanrı’ya küsen bir çocuğum
Eğer Tanrı intihar edenleri ve Nietzche’yi
Cehenneme gönderirse
Cehennemde yanmayı tercih ederim bende
Tanrı dürüstlüğü sever..
Tanrı’nın hayal gücünü beğenmiyorum
Ben Tanrı olsam
Peygamberler göndermez
Direk konuşurdum insanlarla
Ben Tanrı olsam
Hitler’i iyi kalpli bir Yahudi olmakla cezalandırırdım
Yahut yetenekli bir yazar yapardım onu
İçindeki kötülüğü insanlara değil
Tuvallere boşaltırdı
Ben Tanrı olsam
Devletler yok olur
Gül kokulu bireyler var olurdu sadece
Atlar çılgın zamanlar koşardı
Ben Tanrı olsam
Düşünce gücüyle herkesin
İstediği karakter olmasını sağlardım
Dünya bir şiirin
Yaratılım sürecine dönüşürdü böylece
Ben Tanrı olsam intihar ederdim
İnsanlarla birlikte
Acı çekmeyi öğrenemediğim için
Cesar Mendoza
18 Aralık 2011 Pazar
Çocukları sevmenin suç oluşu
Ne değişti yıllar içinde insanlar arası samimiyette diye soracak olursam kendime, ilk aklıma gelenlerden biri de "çocukları sevmenin" zorlaşması derim. Bizim çocukluğumuzda sokakta bizi gören her insan yanağımızdan bir makas almadan geçmezdi. Ailelerin de bu şekilde çocuklarının sevilmesinden ne kadar hoşnut olduğunu da hatırlarım.
Samimiyet yoksunu şimdilerde ise; insanlar çocuklarını saklamaktan başka bir şey düşünmez oldular. Otobüste karşılaştığınız çocukları dahi sevemez olduk. Hatta sevmeye kalkıştığımızda aldığımız tepkilerden yaptığımızın "suç" olduğunu bile çıkarabiliriz. Sevgiye aç yetişen bu çocuklar ailelerinden gizli gözlerimizin içine baktığında, haykırırcasına isyanı görebilirsiniz aslında gözlerinde.
Ne kadar sürer bu çocukların yalnızlığı bilemiyorum ama onların bu hallerini gördükçe, aileleri adına ben utanıyorum.
Lapsus Calami
17.12.2012 / İzmir'de bir otobüs
Samimiyet yoksunu şimdilerde ise; insanlar çocuklarını saklamaktan başka bir şey düşünmez oldular. Otobüste karşılaştığınız çocukları dahi sevemez olduk. Hatta sevmeye kalkıştığımızda aldığımız tepkilerden yaptığımızın "suç" olduğunu bile çıkarabiliriz. Sevgiye aç yetişen bu çocuklar ailelerinden gizli gözlerimizin içine baktığında, haykırırcasına isyanı görebilirsiniz aslında gözlerinde.
Ne kadar sürer bu çocukların yalnızlığı bilemiyorum ama onların bu hallerini gördükçe, aileleri adına ben utanıyorum.
Lapsus Calami
17.12.2012 / İzmir'de bir otobüs
15 Aralık 2011 Perşembe
Tek başına rakı içmek
Yalnızlığın dibine vurulduğu anlarda sarılır bazıları rakıya. Adeta yanı başında bir sevdiği varmışçasına onunla dertleşir. Sessizliğini bozmadan tüm sıkıntılarını bağıra çağıra döker kadehin tüm boşluklarına. Yüzlerinde mutluluk eksik olmaz dertli olsa da yürekleri. Yan masalara gönderilen küçük tebessümle başlar ortamı yumuşatan muhabbetleri. Beraber kadeh kaldırmadan da bitmez orada başlayan dostluklar.
Ne kadar mutlu görünseler de ben o yüreklerindeki boşluğu merak ederim hep. Ne zaman yalnız başına demlenen birini görsem hemen aklıma gelir bir sürü soru:
"hiç sevememiş mi?"
"hiç sevilmemiş mi?" ...
Hep yanlarına gidip dinleyesim var onları. Kadehlerine ortak, dertlerine derman olasım var.
Lapsus Calami
Ne kadar mutlu görünseler de ben o yüreklerindeki boşluğu merak ederim hep. Ne zaman yalnız başına demlenen birini görsem hemen aklıma gelir bir sürü soru:
"hiç sevememiş mi?"
"hiç sevilmemiş mi?" ...
Hep yanlarına gidip dinleyesim var onları. Kadehlerine ortak, dertlerine derman olasım var.
Lapsus Calami
12 Aralık 2011 Pazartesi
çocukluk mutlulukları
Duman arabasının peşinden koşturan çocukluğum geliyor aklıma bazı geceler. Birbirini dumandan göremeyen, dizleri yara içindeki onlarca çocuğun coşkulu çığlıkları arasında eğlenmenin özlemini duyuyorum. Özgür ruhun tadını doyasıya yaşadığımız zamanların geçtiğini fark ediyorum aniden. Anne uyarılarına inat çıkılan sokakta, akşam vakti peşinden koşulan duman arabası.. Tadı damağımızda kalan çocukluk zevkimiz.. Şu an karşıma çıksa bir yerlerde tekrar döner miyim çocukluğumun tatlı zamanlarına?.
Lapsus Calami
Lapsus Calami
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)