18 Mayıs 2012 Cuma

lapsus calami

*** Bir insan egeli ise tatlıdır. O çok güzel bir insandır. Hele ki normal hayatında güzel türkçesi ile döktürürken, babaannesinin yanına köye gittiğinde ege şivesine dönmesi bir kaç saniyesini alıyorsa daha bi güzel insandır.

*** Benim bildiğim içki içmek için "murat 131 ve toros"larını kapıp gelen insanlar güzel bir şehir manzarası olan dağlık bir yeri seçerler. Açarlar müziklerini son ses (Kibariye'den), arabanın kapıları da açık güzelce demlenirler. Pamukkale'de öğrenci tepesine gelip, paraşütler kalkarken demlenmek nedir kardeşim. Aynı ritüeller yine geçerli tabi: son ses Kibariye, murat 131 ve tuborg. Neyin kafasındalar çözemedim tabi.

*** En güzel zevkler listeme iki tane daha eklendi dün. Birisi vapur iskelesinin içinde bisiklet sürüp, vapura binmek. Diğeri de çevreyolunda köprüden aşağı doğru bisikletle inmek. İkincisi pek anlaşılamadı biliyorum ama fena güzeldi.

*** Dinlenmek için bisikletlerle durduğumuzda bir sıkıntı olup olmadığını sorup selam veren güzelim İzmir insanı canımsın.

*** İzmir çok güzel şehir ya allah belasını versin.

*** Bi gün bisiklet kiralayıp gezdim. Hemen de "Alpay Erdem"leştim. 

*** O an televizyonda dizide bir şarkı çalar. Ekranın hemen altında bir yazı belirir: "şarkının adını yaz bilmem kaça gönder müzik cebine gelsin." Noldu ona. Görmüyorum ben bayadır.

*** "Ya sen al üçer tane daha bira. Bakarsın savaş mavaş çıkar, darbe olur, efes fabrikaları falan kapatır. Kalmayalım sonra gece gece birasız." Babamdan inciler..

*** Telefonunu kemerine taktığı telefon kabında taşıyan insan, evet güzel bir insan. Ben nerede öyle bir insan görsem orası çok samimi bir yerdir derim. Bir kahvehane ise oturup bir çaylarını içerim.

*** Ne zaman tiyatro çıkışında bir köfteci görürsem (stat çıkışı misali) o zaman benim çok mutlu olacağım zamandır. Tiyatroya gidenlerin hiç karnı acıkmaz mı yani. Yapın bir güzellik.

*** Her otobüse binişimde acaba bu otobüste mahsur kalsak nasıl bir hayatımız olur deyip "Lost"a bağlıyorum. Birisi Jack olup grup lideri oluyor, Sawyer tipli bir herif kızları topluyor etrafına falan. Çok dizi izlememek lazım ya da otobüse ayık binmek lazım.

*** Bizim evin yakınında bir seyyar simitçi bir abimiz var. Sürekli ondan alıyoruz simitimizi poğaçamızı. Ama gün geliyor insan sıkılıyor simit-boyoz-az çeşitli poğaçalardan. Az ileride olan Site'den bilimum çeşit poğaça falan almak istiyor canımız. Ama o Site poşetiyle o abimizin yanından geçiyoruz ve o da poşete bakıp "sen de mi be Derşan" diye bakış atıyor ya ben buna çok üzülüyorum. işte o zaman anlıyorum büyük balığın küçük balığı yemesine ben de katkıda bulundum. diyorum kendime "pis bir herifsin sen Derşan."

*** Otobüs yolculuğunda cool olma çabaları insanoğlunun hayatla bir sınavı olsa gerek. Cam kenarına geçip kulaklığı takana bir haller oluyor. Camdan dışarıyı izleyip ıssız adam moduna geçmeler, otobüse binenlere, yanına oturana bakmamalar, otobüs ikramlarından almamalar, muavinle çok muhatap olmamalar falan..

*** Bir zamanlar bizim evde "uçan çamaşır makinesi" vardı. çalıştırdıktan sonra bir helikopter edasıyla sesler çıkartarak banyonun içinde o köşe senin bu köşe benim gezip duruyordu. Bıraksak banyonun o küçük penceresinden atlayıp kaçacakmış gibiydi. Her çamaşır yıkayışımızda ona işkence çektiriyormuşuz gibi geliyordu bize. Makinenin bir güzel huyu daha vardı. Sürekli bir ev arkadaşımın çamaşırlarını yırtardı. Ama sadece onun çamaşırlarını. Nasıl becerdiğini hala çözemiyoruz. Ve bir gün isyan bayrağını çekti. Biz de bu özgür kuşu serbest bıraktık. Özledik seni uçan çamaşır makinesi.

 http://neyinkafasi.com/lapsus-calami/

18.05.2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...